Yıl 1977. O zamanlar 24 yaşında olan sörf, yelken, doğa ve spor tutkunu iş insanı Engin Kalafatoğlu, Türkiye’nin en iyi sularını, sörf noktalarını bulmak için teknesiyle durmaksızın keşiflere çıkıyor.
Bu keşif gezilerinin birinde tam aradığı yeri buluyor. Daha uzaktan gördüğü anda “o”nu bulduğunu anlıyor. Tüm heyecanıyla babası Sayın Nazmi Kalafatoğlu’na gidiyor ve bugün kulağımıza imkansız gibi gelen şu cümleyi kuruyor:
“Türkiye’nin en iyi denizini ve kıyısını buldum! Alaçatı diye bir yerde…”
Yıllar geçiyor, 90’lı yılların başındayız. Artık Engin Kalafatoğlu’nun doğa ve spor dışında bir aşkı daha var: Ailesi. Değerli eşi Nilgün Kalafatoğlu ile her zamanki gibi el ele verip, “Alaçatı diye bir yerdeki” bu el değmemiş kıyıyı, kadim zeytin ve incir ağaçlarıyla, bazı endemik türlerle, Alaçatı köy evlerinin özgün mimarisinden beslenen taş evleriyle ve dünya standartlarına sahip sörf okullarıyla hayallerindeki cennete dönüştürüyorlar.
Havlularından çarşafına, peyzajından kokusuna kadar her detayını aşkla seçerek, çocukları Batuhan ve Nazmi Kalafatoğlu’nun içinde büyüyecekleri kadar güvenli, kendilerini evden uzakta hissetmeyecekleri kadar seçkin bu destinasyonda bir ağaç dikilecekse, bir tablo asılacaksa, bir reçel eklenecekse başında bekliyorlar.
Gerisi ise doğaya bir saygı duruşu. İçindeki balıkları seçmek için eğilmeye bile gerek kalmayan deniz, bembeyaz kumlar, pembe-turuncu gün batımları, sabah odanızın balkonuna gelen kırlangıçlar, balkonunuzdan içeri dolan lavanta kokusu, bir ekileni bin büyüten toprak hep doğanın kürasyonu.
İşte aşkla keşfedilen, doğa tarafından şekillendirilen Alaçatı Beach Resort böyle kuruldu.
O zamanlar yalnızca “Alaçatı diye bir yer” olarak anılan noktanın, bugün Türk rivierasının en değerli tatil destinasyonuna dönüşmesinde büyük payı olan, Alaçatı Beach Resort’ta bulunmaktan gurur duyuyoruz. Alaçatı’nın ikonik noktalarından Veranda, Ahali, Cherry on Top ve Alaçatı 11 Beach deneyimlerini bir arada sunan ayrıcalıklı Alaçatı deneyiminizde görüşmek ve tanışmak dileğimizle.
86ent. Group.